14 Mart Tıp Bayramıyla alakalı bir açıklama yapan İl Sağlık Müdürümüz Dr. Mehmet Erşan; ‘’Ülkemizde ‘Tıp Bayramı’, sadece mesleki bir günden ibaret değildir, Türkiye’nin kurtuluşu ile iç içe geçmiş bir hikâyesi vardır. Erşan, Osmanlı’nın ilk tıp fakültesi olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin Padişah II. Mahmut döneminde 14 Mart 1827 tarihinde açıldığını ifade ederek: “Aradan 90 yıl kadar bir zaman geçer. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmiş, imparatorluğun dört bir yanı işgal altındadır. İstanbul’daki İngiliz işgali devam etmektedir. Vatan ve millet yıllar süren savaşlarda yıpranmış, neredeyse ümitsiz bir hale düşmüştür. İşte ülke bu durumdayken 14 Mart 1919 tarihinde, Hikmet Boran isimli kahraman tıbbiyeli önderliğindeki Tıbbiye-i Şahane öğrencileri fakültenin kuruluş yıl dönümünü kutlama bahanesiyle toplanırlar ve tarihi fakülte binasının direkleri arasına büyük bir Türk bayrağı asarlar, işgali protesto ederler. İşgal güçleri protestoyu engellemeye çalışsalar da öğrencileri durduramazlar. Öğrencilerin kararlılıkları ve vatanseverlikleri sayesinde karanlık işgal günlerinde İstanbul semalarında dalgalanan Türk bayrağı bir umut ışığı olur. İşte o günün anısına 14 Mart, 1937 yılından itibaren ülkemizde ‘Tıp Bayramı’ olarak kutlanmaya başlar.”Erşan, Birinci Dünya Savaşı boyunca toplam 765 tıp öğrencisinden 346’sinin şehit düştüğünü ve 1915 yılında fakülteye kayıt olan birinci sınıf öğrencilerinin tamamının da Çanakkale’de şehit düştüğünü belirterek, bu nedenle Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin 1921 yılında mezun veremediğini kaydetti. Erşan, “Dolayısıyla Tıp Bayramı, ülkemiz açısından, yalnızca Türk hekimlerinin başarılarının ve fedakârlıklarının değil aynı zamanda bağımsızlık ülkülerinin de anıldığı milli öneme sahip bir gündür” dedi.
“SAĞLIK ÇALIŞANI OLMAK BİR YAŞAM BİÇİMİDİR”
Sağlık çalışanı olmanın yalnızca bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğuna her zaman inandığını belirten İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Erşan şunları söyledi: “Sadece hayatını başkalarına adayacak olan bir yaşam biçimi. Zorlu bir eğitimle başlayan, doğasında fedakârlığı, insanüstü gayretlerle hizmet etmeyi barındıran bu meslek grubu her zaman kutsal, saygın ve onurlu bir meslek olarak kabul gördü ve görecek.
Erşan, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle Türkiye'de 48 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini dile getirerek; ‘’Bu, 100 yıllık bir süreçte, bir Avrupa ülkesinde meydana gelen en büyük doğal afet. Bu afette 505 sağlık personelimizi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşamaktayız. Bu kardeşlerimizden kimi henüz mesleğin ilk basamağında, kimi zirvesindeydi, ama hepsinin ortak özelliği insan yaşatmayı kutsal sayan mesleğin mensubu, Doktor, Hemşire, Ebe, Sağlık Memuru, Laborant kısaca sağlık çalışanı olmalarıydı. Bazıları tüm aile bireyleriyle enkazda son nefeslerini verirken, bazıları da enkazdan çıkmak için elini sıkı sıkıya tuttuğu sevdiklerinin cansız bedenini geride bırakmak zorunda kaldı. Enkazdan çıkanlar en kısa zamanda görev yerlerine ya da sağlık çadırlarına koşarak cana can katmaya devam ettiler.
Her zaman ve her vesileyle başta doğal afetler olmak üzere insanlığı tehdit eden sorunlara karşı dayanışma içerisinde bir kez daha 'birlikten kuvvet doğar' ilkesiyle topyekûn kenetlenerek her zaman olduğu gibi bu zor günlerin de üstesinden geleceğimize inancım tamdır.
Bu büyük felakette hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli aileleri, yakınları ve aziz milletimize sabırlar diliyor, burukta olsa 14 Mart Tıp Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.’’ dedi.